Photo by Ahmet Baki Kocaballi

26 Şubat 2010 Cuma

katot

Bu yazıyı yazmanın zor olduğu bir toprak da yaşıyorum, hani nereden tutup da yazıyı akıtırsın bilemezsin.

Sadece tam ortasında olduğum şu 10 günü kesit alıcam , sofranın ta ortasına bırakıcam , masanın tamamını görmek size kalmış

21 şubat Pazar TROPFEST – 70.000 kişi ile aynı anda aynı çimlerde kısa kısa filmler seyretmek. Toplam da ort 150.000 kişinin iştirak ettiği, içerdiği filmler kadar olmasa da organizasyonun Çok başarılı olduğu dünyanın en geniş kısa film festivali – favori filmimin 1. Olması da ayrı bir juri hissiyatı doğurdu bende - ( check this out ! Abe forsythe – schock)

21 şubat chinese new year parade - shaolin savaşçıları çok matah olmasalar da Sydney sokaklarında son dragon dansını yaparlar

27 şubat mardi gras parade – dünyanın en önde gelen gay-lesbien festivallerinden, heterosexuel’lerın anlattığına bakılırsa çok ‘şey’ görmeye muktedir kırmızı jartiyerlerin günü

01 mart pazartesi – favori dünyalım Spencer Tunick Sydney’de. saatler 06.00 yı gösterir opera house 2000 kişi’yi en saf haliyle karşılamak için hazır, kelimenin her anlamında anadan doğma çıplak olmak için hiç bu kadar heyecan duymamıştım

02 mart Salı – jean pierre jeunet Fransız film kapsamında 5 yılın ardından çektiği filmi micmacs’ın galası için sydney’de. ona bir şekilde dokuncam gerekirse yine soyunurum.

Anti ve en sıra dışı olanından bir paratez çok kimsenin bilemediği Newtown Laneway festival için ; çöp kutularını biraz boya sıçrattıktan sonra içine 2 tane elden düşme speakar bir tane dj bıdıbıdısıyla işte senin sahnen, üstelik bunlardan 5-7 tane düşün hepsi ayrı bir kafa olmuş, ana sahenin önünde ‘yine’ yağan yağmura aldırış etmeden saatlerce dans eden güruhun çoğunluğu yarı, geri kalan kısmı tam çıplak olan insanlar – orada tanıştığım 3-5 aussie’nin ‘ev’ine giderken kendimi hiç de başka bir yere gidermiş gibi hissetmedim . salonun bir duvarı boydan boya speaker’larla kaplı iken kapının sürekli açık tutulması kendi geleneklerindenmiş, her an eline Bruce lee’nin 83 yapımı VHS lerinin geçmesi yada duvarların her birinin ayrı bir hikaye olarak sana ‘kafka’laşması çoktan oranın dokusu olmuş.. ufak bir kapımtırak bir geçitten büyükçene bir depoya geçiyosun gecenin ilerleyen saatlerinde, burada 1’i orta yaşlarında bir yunanlı anarşist olmak üzere 5 insan yaşar, squatting dedikleri şekilde paradan muaf tutularak. depolarında yamuk bir havuzdan, eski ve muhtemelen çalışmayan bir mustang’e, yüzlerce bisiklet parçasından , onlarca eski eşya’ya... Bir gün tekrar gitmek isticem oraya ama aklımda kalan tek ‘resmi’ imge 153 (kapı numarası) ve bütün paragraf boyunca tek bir polis kelimesi geçmemesine kocaman bir şemsiye de bizden

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder