Photo by Ahmet Baki Kocaballi

30 Kasım 2009 Pazartesi

9 Fotoğraf 6 Hafta

son olarak ne demiştik? boncuk tanesi evet.. buranın en meşhur canlıları.. sağ taraftakini yemiş bulundum bir kere.

Aussie'lerin ne denli içtiklerini , elektrik direklerine ayakkabılarını fırlatmalarından tezahür edebilmek için (bkz soldan 7.tel)

açık hava sergileri; açık havayı nekadar da çok sevdiklerini, havanın burada ne kadar da güzel açık olduğunu tekrar tekrar yaşayatabilmek için35 derecenin sıcağında antartika soğunu gölgem de hissedebilmek için sadece bir kez fotoğraf.
eşcinseller, evlilik haklarını talep ediyorlar, heryerde herzaman herşekilde herkes ile (Kevin: Kevin Rudd nam-ı değer başbakan) nasıl eğleneceklerını yine çok bilerek.. belki henüz hakları olanı alamadılar ama benim gördüğüm o gün bir o kadar kişinin daha evlenmeye karar verdiğidir..
bir başka açık hava sergisi; daha önceden bahsetmiştim bu sergiden, hani sahil kenarında taşlarına arasına yedirilmiş şirin oyuncaklar
"çok fazla şehir oldum" bu fotoğrafın ve benım buaralar hissetiklerimin topluca adı.. newtown'a taşınmanın yolları taş ve kumdan
işte bu 3 güzel insan benim için kısa zamanda çok şey demek oldular. özellikle Yeliz Yorulmaz(yeşil bluz) ve Ahmet Baki Kocaballı buradaki ilk haftamda bana o muhtemel "köyden geldim şehire, cahillik alır götürür paramı " klişesinden -oldukça efektif bir şekilde- kurtaran, evlerini açıp beni evimdeymiş gibi hissettiren kısaca onlara bakınca çok şey borçlu oldugumu hissettiğim insanlar , bir kez daha teşekkür ettiğim insanlar.. sonrasında Tuba Doğu ile birlikte sergiden sergiye buluştuğumuz, okuduklarını uni.nin nimetlerini benimle paylaşma kibarlığını gösteren güzel olan arkadaşlar, kendi güzel sesi güzel 4'lümüz

burada insanlar bebeklerini piknik sepeti gibi taşır, ilk zamanlar aklımı benden alırlar. sadece sade bir bez bağlayıp çarprazlama vücutlarına, bebeği arasına geçirir o an da barlar sergi açılışları konserler onların oyun alanı oluverir. herbir bebek ayrı bir boncuk tanesi vesselam


23 Kasım 2009 Pazartesi

Herşey Şimdi Daha Yakın









1 ayın nasıl geçtiğini eminim sizde bu cümleyi okuduktan sonra kendi hayatınızda tartıcaksınızdır.
bu şekil yedek bellek oluşturmalar biraz olsun bize yardımcı olur geçmişi ölçüp biçmede deyip yeni post'u sizinle paylaşmaya başladım bile.
- öncelikle es geçtiğim birçoğunuzun merak ettiğinden emin olduğum konuya değinmenin vakti zamanı; evet henüz gazetelerde ünlü santur-i ömer bin hayyam olamadım ama tepkiler hiç fena değil dostlar. Özellikle hafta sonları buranın en meşhur parklarından hyde parkta akşam üzeri çıkıyorum çalmaya, belki geçimimi sağlayacak kadar kazanamıyorum ama bir fan kitlem var diyebilirim, saati 10-15 dolarda getirisi belki de en güzeli kendimi hala iyi hissediyorum çalarken.
- Burdaki yeni favori etkinliğim sergi açılışları. universitelerde sene sonu sergi açılışları başladı burda, çok sevgili sydney uni.den arkadaşlarım önderliğinde şuana kadar 2 sergi açılışına katıldım; biri digital media art, diğeri architecture and design. İkisi de her açıdan birbirinden tatmin ediciydi; açıları biraz genışletmek istersek ki istiyorum; digital media da restfest kıvamında 20'ye yakın vıdeo seyrettım bir kısmı gercekten flash tv logosunu haketmiş iken bir kısmı şimdiden pixar'ın yeni yetmeleri olmaya aday. ayrıca bonkörce dağıtılan suşi ve kanepeler için ayrı bir minnet (sponsor Adobe buarada.) diğer sergi ise multi-touch table'ı ile kalbimi çalan butun gece şarap, bira, pizza, sandviç servisleri ile en şişman halimle önünde eğildiğim sydney'imin yegane sergisidir.
- 55 dolara önceden kafaladığım açıkarttırmacı sayesınde burdaki retro bisikletime kavuştum sonunda..gerçi kask ve anahtara onun 3/4 u kadar daha para vermek durumunda kaldım ama ne derler "burda kurallar daha bir kural". ve trafiğin "her" açıdan nekadar ters olduğunu eve dönüş yolunda esk'teki manevra kabılıyet(siz)lerimi ölçmeye çalışırken bir anda kendimi 4 şeritli yolun ters tarafında sürücülerle bakışırken buldumda bütün hücrelerimle farkettim, düşünün ki 4.levent'in 5 katı daha gelişmiş bir metropol de heryere bisikletle gidebiliyosunuz evet kesinlikle daha zor ama gidebiliyorsunuz.. bisikletimin premierini buranın en meşhur sahili evimden yaklaşık 7 km uzaktaki bondi beach 'e 40 dk da giderek yaptım.Tam terinin kokusunu almışken bezgin vücudun bir anda kendisini okyanusun soğuk sularında sonugelmez dalgaların oyuncağı olarak bulur. o da nesi beach volley ve ona benzer bilimum keyifli bıdıbıdı hemen yanı başında

12 Kasım 2009 Perşembe

Sydney'in 'Eski'şehir'i; Newtown







çıkış noktamız newtown festival evet!
yaklaşık 10.000 insanın katıldığı tek günlük, şehrin göbeğinin bir anda trafiğe kapatılıp festival alanına dönüştürüldüğü ücretsiz müzik festivali.. bu kadar çok hippiniin bu kadar çok içip de tek bir tartışma dahi çıkarmadığını hiç görmemiştim, ayrıca yerel halkın öğrenci kesimle (kükürt kokan eskişehir'im misali) diyaloğu da ayrı bir tatmin seviyesi. 3 sahnecik de öngörüldüğü gibi çingene müziğinden shoegaze'ye, buranın vazgeçilmezlerinde noise sos'u bol grunge rock'tan son dönem renk düşkünlerinin kendilerini bulduklarını psychodelic müziğe geniş bir skala keza beni tatmin etti vesselam, özellikle "seekae" adlı grup küçük bir uni grubu olmaları dışında müzikleri gerçekten cool .) ve 'the barons of tang'i bir başka 'gogol'izma vakası
vel-hasıl kelam eli yüzü düzgün bir festivalleri var newtown halkının. newtown ,benım evımden yürüyerek 20 dk mesafede ancak yapı olarak bir okadar uzak şehir merkezindeki gökdelen hayatından. Şehrin genelinde 80'ler havası var ve zamanla bu vintage tavır merkezden uzaklaştıkça dayanılmaz bir hal alıyor.
Newtown bu durumda altın denge noktası..herhangi bir akşam sokağın birinden güzel bir müzik duyarsın, ritmi takip edersin saat daha 20.00 dir ve bir baterinin etrafında 3 insan 30-40 kişiyi ritimle kendinden geçirir, kendini aralarına karışmaktan alamazsın, burası newtown'dur (bkz siyah-beyaz foto)